top of page

Mevzuat Haberler

Ekonomi Haber

Yorum Makale

Basit usulde defter tutan yaklaşık 350 bin mükellef, yılbaşından itibaren özellikle küçük esnaf, kayıt dışılığı ve vergi kaybını önleme amacıyla gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınacak. Yeni dönem, e-belge sistemleri ve profesyonel mali danışmanlık hizmetlerinin zorunlu olduğu bir vergi süreci başlatırken, mali müşavirlerle çalışmayı da zorunlu kılıyor.

Nurdoğan A. ERGÜN

Türkiye’de yaklaşık 350 bin basit usul mükelle­fini doğrudan etkileye­cek ve 1 Ocak 2026’da yürürlü­ğe girecek köklü bir vergi dü­zenlemesi, küçük esnafın mali süreçlerini tamamen değişti­recek.

9 Eylül 2025’te yayım­lanan Cumhurbaşkanı Kara­rı ile birçok sektörde faaliyet gösteren esnaf, kayıt dışılığı ve vergi kaybını önleme hedefiyle gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınacak. Bu dü­zenlemeyi olumlu karşılayan Türkiye Serbest Muhasebe­ci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Bir­liği (TÜRMOB) Genel Başka­nı Emre Kartaloğlu, değişimin kayıtlı ekonomiyi artıracağı­nı belirtse de, tüm mükellef­leri önemli bir konuda uyarı­yor.

Kartaloğlu’na göre, gerçek usule geçen bu işletmelerin defter tutma ve beyanname iş­lemlerinin, karmaşıklık sevi­yesi nedeniyle mutlak suretle mali müşavirlerce yürütülme­si gerekiyor. Kartaloğlu, mev­cut mevzuatın da bu durumu amir kıldığını ve Odalar aracı­lığıyla kayıt tutma uygulama­sının gerçek usulde devam et­mesinin mevzuata aykırı ola­cağını söylüyor. Yeni dönem, e-belge sistemleri ve profesyo­nel mali danışmanlık hizmet­lerinin zorunlu olduğu bir ver­gi süreci başlatıyor.

ree

“Kayıp azalır ama mali müşavirle çalışmak şart”

TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin gerçek usule geçirilmesi yönün­deki düzenlemenin kayıtlı eko­nomiye geçişi artıracağını be­lirterek olumlu bulduğunu kay­detti.

Ancak Kartaloğlu, bu yeni mükelleflerin muhasebe işlem­lerinin mutlak suretle mes­lek mensupları tarafından yü­rütülmesi gerektiği konusun­da önemli uyarılarda bulundu. Yaklaşık 350 bin mükellefi ilgi­lendiren bu düzenlemeyi des­teklediklerini belirten Karta­loğlu, basit usulde karşılaşılan temel sorunları ve gerçek usu­le geçişin sağlayacağı faydala­rı şöyle özetledi: “Basit usulde genelde alıcılara belge verilme­mesi ve KDV’den istisna işlem yapılması, vergi kaybına yol açı­yordu.

İşlem anında değil, gün sonunda belge düzenleme pra­tiği; bu belgelerin başka alıcılar adına düzenlenmesine zemin hazırlayarak, sahte veya muh­teviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanımına yol açıyordu. Basit usul limitlerini aşmama kaygı­sıyla mali belgeler çoğu zaman alınmıyor veya düzenlenmi­yordu.” Kartaloğlu, gerçek usu­le geçişle birlikte kayıtlı ekono­miye geçiş düzeyinin artacağını ve belirtilen tüm bu sorunların azalacağını dile getirdi.

“Meslek mensubu açığı yok, yetki sorunu var”

Kartaloğlu, düzenleme son­rasında sıklıkla dile getirilen “mali müşavir açığı oluşacağı” yönündeki endişelere katılma­dığını belirterek, “Mali müşa­vir açığının oluşmayacağı, hali hazırda yeterli sayıda meslek mensubunun bulunduğu ve söz konusu işletmelerin muhase­besel süreçlerinin çok komp­leks olmaması nedeniyle daha kolay ve basit şekilde yürütüle­bileceği görüşüne sahibiz” de­di. Kartaloğlu, ancak yeni mü­kelleflerin muhasebe süreçle­rinin yönetimine dair mevcut mevzuata uygunluk konusun­da kritik bir riskin altını da çiz­di.

Gerçek usule geçen bu mü­kelleflerin defter ve beyanna­me işlemlerinin mutlak suretle meslek mensuplarınca yerine getirilmesinin mevcut mevzu­at hükümleri gereği zorunlu ol­duğuna işaret eden Emre Kar­taloğlu, mesleki açıdan önemli risk oluşturan mevcut bir du­ruma da şöyle işaret etti: “Basit usulde iken mükelleflerin ka­yıtlarının Odalar aracılığıyla tutulması uygulaması.”

Kompleks ve uzmanlık gerektiren bir süreç

Bu durumun gerçek usulde­ki mükellefler için devam et­mesine karşı çıkan Kartaloğ­lu, şunları kaydetti: “Hiçbir gerçek usuldeki mükellef gru­bunun defterleri ve beyanna­meleri bağlı oldukları mesle­ki Odalar tarafından veriliyor ama mevzuat buna izin vermi­yor.”

Meslek mensupları ola­rak beklentilerinin, bu yeni ge­çiş kapsamındaki mükellefler için de mevzuattaki temel ku­ralın sağlanması olduğunu yi­neleyen Kartaloğlu, basit usul­deki kayıtlara kıyasla gerçek usuldeki defter tutma ve be­yanname hazırlama sürecinin karşılaştırılamayacak kadar kompleks ve uzmanlık gerek­tirdiğini belirterek, bu işlem­lerin zorunlu olarak mali mü­şavirlerce sunulan hizmetler kapsamında yürütülmesi ge­rektiğine tekrar dikkat çek­ti.

TÜRMOB kayıtlarına göre Türkiye’de 130 bin 493 serbest muhasebeci ve mali müşavir ile 5 bin 66 yeminli mali mü­şavir bulunuyor. Bilindiği gi­bi basit usulde vergilendirilen mükelleflerin gerçek usule ge­çişini öngören yeni düzenle­me, 10380 sayılı Cumhurbaş­kanı Kararı ile yapılmış ve 9 Eylül 2025 tarihli Resmi Ga­zete’de yayımlanmıştı. Bu dü­zenleme, 1 Ocak 2026 tarihin­den itibaren yürürlüğe girecek ve etkilenen esnafa bu tarihe kadar hazırlık yapma süresi tanınmış olacak.

“Ek külfet dükkan kapattırır” diyen Palandöken: Uyum için 3 yıl süre istiyoruz

 Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, yaklaşık 350 bin esnafı ilgilendiren, basit usulde vergilendirmeden gerçek usule geçiş düzenlemesinde erteleme talep etti. Palandöken, esnafın dijital sisteme uyumu ve maliyet baskısından korunması için uygulamanın en az 3 yıl ertelenmesi gerektiğini söyledi.

“Yılda 25-30 bin TL’lik ek maliyet getirir”

Palandöken, basit usuldeki esnafın zaten aldıkları faturaları toplayarak defterlerini tuttuğunu ve devletin bir vergi zayiatının olmadığını söyleyen Palandöken, yeni gerçek usul sisteminin getireceği ek yükleri ise şöyle özetledi: “Esnafın fatura, POS cihazı, mutasarrıf beyan gibi dijital sistemlere uyum sağlaması gerekecek. Gerçek usule geçişle birlikte zorunlu hale gelen mali müşavir hizmeti, esnafa yılda ortalama 25-30 bin TL civarında ekstra bir maliyet yükleyecek.”

“Sosyal devlet yük alacak hale gelir”

TESK Başkanı, bu ek maliyetlerin halihazırda yüksek kira giderleriyle boğuşan, sermayesi kısıtlı zanaatkarlar ve küçük esnaf için katlanılamaz olacağını belirtti. “Bu adamlar dükkânı kapattığı zaman devlete yük olacak. Sosyal devlet bunlara bakacak, adam para alacak hale gelecek. Biz, kayıtlı ekonomiye karşı değiliz, ancak basit bir vergi sistemiyle vergilerini yine versinler” dedi.

Palandöken, bu nedenle geçiş için 3 yıllık bir hazırlık süresi tanınmasını ve esnafın üzerindeki külfetin hafifletilmesini istediklerini yineledi. Meclis’in açılmasıyla birlikte Maliye Bakanlığı ile görüşmelerini sıklaştıracaklarını belirten Palandöken, uygulamanın 1 Ocak’ta yürürlüğe gireceği için yasal düzenleme konusunda zamanın daraldığına da dikkat çekti.

Kaynak:DÜNYA - İSTANBUL

Mali müşavirlerin, şüpheli işlem bildirimini (ŞİB) MASAK'a (Mali Suçları Araştırma Kurulu) yapma yükümlülüğü, temel olarak kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele amacıyla getirilmiş yasal bir zorunluluktur.

Bu zorunluluğun altında yatan ana nedenler şunlardır:

  • Yasal Sorumluluk: Mali müşavirler, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında, "yükümlü" olarak tanımlanan meslek grupları arasında yer alır. Bu Kanun ve ilgili Yönetmelikler, şüpheli işlem tespiti halinde bildirimde bulunmayı bir görev olarak belirlemiştir. Bu yükümlülüğe uymamak, ciddi idari para cezaları ve hukuki yaptırımlar doğurabilir.

  • Sistem İçindeki Rolleri: Mali müşavirler, şirketlerin ve bireylerin finansal işlemlerinin merkezinde yer alır. Müşterilerinin hesap hareketlerini, ticari faaliyetlerini ve finansal yapılarını en yakından takip eden meslek gruplarından biridir. Bu pozisyon, onları yasa dışı faaliyetlerin potansiyel göstergelerini ilk fark edebilecek kişiler yapar. Bu nedenle, devletin kara para aklama ile mücadelesinde birincil bilgi kaynağı olarak görülürler.

  • Ekonominin Güvenilirliği: Yasa dışı para hareketlerinin engellenmesi, sadece suçla mücadele değil, aynı zamanda ekonominin şeffaflığı ve güvenilirliği için de kritik öneme sahiptir. Mali müşavirlerin bu sistemi desteklemesi, Türkiye'nin uluslararası finansal sistemde güvenilir bir ülke olarak algılanmasına katkı sağlar.


Kısacası, mali müşavirler, yasal bir görev ve toplumsal bir sorumlulukla, kara para aklama ve terörün finansmanı gibi suçlarla mücadelede devletin en önemli paydaşlarından biri olarak konumlandırılmıştır.


Mali müşavirlerin şüpheli bir işlemi bildirmesi gerektiğine karar verirken göz önünde bulundurdukları bazı şüpheli işlem tipleri şunlardır:

  • Müşterinin profil ve faaliyetleri ile uyumsuz işlemler: Müşterinin bilinen iş hacmi veya iş kolu ile örtüşmeyen, mantıksız derecede büyük veya karmaşık para transferleri.

  • Açıklaması olmayan nakit işlemler: Özellikle büyük tutarlı ve kaynağı belli olmayan nakit girişleri veya çıkışları.

  • Birden fazla hesap üzerinden yapılan karmaşık transferler: İşlemin izini kaybettirmeye yönelik, birbiriyle bağlantılı ve gereksiz yere çok sayıda hesap kullanılarak yapılan transferler.

  • Yüksek değerdeki varlık alım satımları: Piyasa fiyatının çok altında veya üstünde yapılan gayrimenkul, araç veya sanat eseri gibi varlık alım satımları.

  • MASAK'ın yayımladığı şüpheli işlem tipleri: MASAK, yükümlülerin dikkat etmesi gereken güncel şüpheli işlem tiplerini ve göstergelerini periyodik olarak yayımlar. Mali müşavirlerin bu listeleri takip etmesi beklenir.

Bu zorunluluk, meslek sırrı veya müşteri gizliliği gibi kavramların önünde yer alır çünkü yasadışı faaliyetlerle mücadele, kamu yararı açısından daha üstün bir hukuksal değer taşır.


Bültene Abone Olun

Mevzuat değişiklikleri, Yorum, Makale Yapay Zeka Soru Cevapları için bültene abone olabilirsiniz.

Bundan sonra her haber mailinize ulaşacaktır.

© 2025 by Kırıkkapı İnternet Hiz.Ltd.Şti.

  • Grey Twitter Icon
bottom of page